Çocuğun gelişiminde ilk adımları bir dönüm noktasıdır. Durağan konumundan hareket edebilir hale gelir. Ve bu gelişim çocuğu hareket etmeye duyarlı bir döneme sokar. Montessori çocuğun hareketlerinin bir amaca hizmet ettiğini düşünür. Amaç beden üzerinde hakimiyet kurabilmektir. Bu hakimiyet karşılıklı bir ilişkidir, beden zihne ve zihin de bedene hakim olmayı öğrenir. Bu nedenle çocuklar bir hedefe göre hareket ederler, bu hedef bağımsız ve kendi kendine yeterli olmaktır. Çocuğun hareketi Montessori Yönteminde “İş” olarak adlandırılır.
Hayatın ilk yıllarında sözel bilgi iletimi mümkün değildir. Çünkü henüz en temel bilgiler eksiktir. Uzay ve zaman kavramı doğuştan edinilen bilgiler değildir. Yaşarken kazanılır. Uzay kavramının kazanılması bedenin sürekli uzay içinde hareket ettirilmesiyle mümkün olur. Zaman kavramı ise değişimin algılanması ve ölçülmesiyle öğrenilir. Çocuklar bunların yanı sıra sınıflandırma, sıralama, nitelik ve nicelik ifade eden kavramlara da sahip değildirler.
Bu nedenle bilgi elde etmek çocuğun içinde bulunduğu mekanı deneyimlemesiyle mümkün olur. Ancak bu şekilde beyin gelişebilir ve öğrenmenin ön koşulları sağlanır.
Hazırlanmış bir mekanda her şey çocuk boyutlarına uygundur. Böylece çocuk mekan içinde tam bir hareket özgürlüğüne sahip olur. Mekanı kendi iradesine göre değiştirebilir ve kullanır. Sonuçta mekanın bir yetişkinin yardımına ihtiyaç duyulmadan kullanılması çocuğa kendine yeterli bir birey olduğu algısını verir ve elbette ancak bu şekilde kendi yeteneklerini son noktasında geliştirebilir. Mekanın çocuk boyutlarında olması çocuğa mekanın onun için hazırlanmış olduğunu hissettirir. Mekandaki her şeyin sahibi çocuklardır.
Montessori Yönteminde vurgulanan düzen anlayışı yetişkinlerin düzen anlayışından farklıdır. Yetişkinler için düzenli olmak derli toplu olmak anlamına gelir oysa çocuklar için düzen nesnelerin birbirleriyle ilişkisiyle alakalıdır. Çünkü nesnelerin işlevlerini ancak bir bütün içinde anlayabilir ve öğrenebilirler. Kendi başına duran birkaç çatal, çatalın işlevini anlamak konusunda çocuğa bilgi vermez oysa hazırlanmış bir masada tabağın yanında duran çatal çocuğa çatalın işlevi hakkında açık bilgi verir. Bir Montessori Okulunda tüm araçlar belli bir düzene göre yerleştirilir ve araçların her biri çevrelerindeki diğer araçlarla işlevsel olarak ilişki içindedir. Yazma ve okuma araçlarının bir arada belli bir şekilde yerleştirilmiş olması işlevsel düzen hakkında bir örnek olarak verilebilir. Ayrıca araçların yerleri değiştirilmez, böylece çocuklar çalışmak istedikleri araçları aynı yerden alır ve aynı yere yerleştirir. Mekanın değiştirilmemesi çocukların aynı işi aynı şekilde defalarca yapabilmelerini ve becerilerini en ileri seviyede geliştirebilmelerini sağlar, böylece işlerinde ustalaşırlar.
Dünyaya dair ilk bilgileri aldıkları dönemde çocukların düzenli bir fiziksel mekan içinde bulunması onlara güvenlikte oldukları hissini verir. Montessori sınıfımız çocuğun güvenlikte olduğu hissini tam olarak destekler.